"Baba"

"Vay be bir sene oldu mu ya ?"

Yine koca bir senenin nasıl geçtiğini anlamadığımız günlerden birindeyiz. Bir sene olmuş "Baba" öldüğünden beri. Acımızın ve isyanımızın sesini duyuramaz olmuşuz geçen sene bugünden beri.

Acının babası. Şarkı sözleri acımıza çığlık oldu. Ya bu sözleri yazan, çizen, okuyan adam? Müslüm Gürses'in hayatı yazınca karşımıza ilk çıkan şey 1953 yılından tam 3 yıl sonra göç. "Gürses üç yaşındayken ekonomik nedenlerden dolayı ailecek Adana'ya göç ettiler. "Ekonomik nedenlerden dolayı göç. Ne acı değil mi? Sonrası zaten arabesk günler. Arabesk günler derken bildiğin Türk filmi yani. Sanat yaşamının ilk yılları başlığı altında "Müslüm Gürses, şarkıcılığa 1965 yılında, küçük yaşta Adana'da bir çay bahçesinde şarkılar söyleyerek başladı" yazar. 1968  yılında Adana'da çıkan ilk plağı ile zor yıllarda kendini kurtardı. Ya kurtulduğu yer? Hani şimdi saçma sapan kanallarda denk geldiğimiz, bakkala deftere yaz denilen zamanlardaki mahalleler. Bizim film olarak izlediğimiz ama yaşanan yıllar, yaşanan yerler. Plak alabilir miydi mahallenin delikanlısı bilmiyorum ama bir şekilde efkarlanıyordu zor günlerde, zor günlere, üzülüyordu işe yaramaz haline.

Zor günler geçer gibi görünmeye başladı memlekette. Mahalledeki bakkalın defteri küçülmüştü. İşe yaramaz haline üzülen adam bir şekilde işe yaramıştı ama kurtaramamıştı kendini her taşına acının yapıştığı mahalleden ve çocuğu da acıya doğmuştu. Mahallenin köşesinde en fazla yarım saat ara vererek sigarayla sevişen, gün içerisinde çıkardığı duman bir fabrikanın bacasından tüten 60 saniyelik dumana eşit olan, beş altı sene sonra gireceği işi düşünmeden kanını yola döken ve kolunda yolun kendisi olan bir doğumdu bu. Babadan oğula geçen bir acıydı "Baba". Belki babasından ilk plağını hediye olarak alamadı evlat ama buldu bir yerden kaseti, yerleştirdi kötü kasetçalara ve bastı üzerinde yana yatmış ok işareti bulunan tuşa. Gece yarısına doğru çıktı arkadaşlarıyla karanlığa, efkarlarını paylaşmaya, daha çok da katlamaya.Acılarını bastırmadı "baba"nın sözleri. Bırakın bastırmayı dağladı ve bazen yetmedi sözler. Sözlerin yetmediği yerde arada bir sakalını kestiği jilet koluna vuruldu."Baba" istemezdi böyle olmasını ya, yazmıştı o sözleri bir kere dönüşü yoktu artık. Sakalı çıkmayan ve terkedilen liseli gençse jileti olmadığı için dökemedi kanını ama dinledi "Unutamadım" şarkısını sayısız defa. Bıraktı işi gücü, sorular sordu hayata jilet vuramasa da. Sadece arabesk yıllarda, arabesk çocuklarda dinlenmedi "baba". Aşk tesadüfleri sever dedi ve arabesk yılları unutan  şimdinin üniversitelileri bile dinledi aşkı Müslüm Baba'dan. Korsan kasetlerinin yapılmasına karşı çıkmayan ve bu sorulduğunda da "Herkes evine ekmek götürüyor" diyen Baba'dan.

Baba öyle bir acı vermiş ki, acı acı olalı ne bu kadar çok insan görmüş ne de bu kadar farklı insan. Her kederimiz de yine seni dinlediğimizi bilesin.Mekanın cennet olsun Müslüm Baba.



Resim : Müslüm Gürses'in albüm kapaklarından biri.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Namussuz Namuslu

Bencil

Bilim ve İsyan