Kayıtlar

Soma-li

Resim
Tamam anladık beyaz demek saflık demek ama siyahın da kendine göre bir saflığı olsa gerek. Siyah demek, karanlık demek olmasa gerek. Siyah da sadece bir renk olsa gerek. Somali’de doğmuş bir çocuk. Siyah ama karanlık değil. Toprakla buluşmasına yakın bir akbaba gelecek yanına ve topraktan önce almaya çalışacak içi dışından daha boş olan bedeni ve beyaz adam fotoğraf çekecek, sadece fotoğraf çekecek. Unutacak çocuğu, bırakacak akbaba ile başbaşa. Pulitzer ödülü onun olacak ama insanlık! İnsanlık kimin olacak. Kevin Carter insanlığını hatırlayıp başlayacak vicdan azabı çekmeye ve fotoğrafı çektikten 3 ay sonra depresyona girecek. Ardından intihar. Türkiye. Bir tek “li” eksik Soma’da. Yerin altındayız. Burada da yüzler siyah. Kömürlerin arasında ekmek arıyorlar. Etrafta akbaba olmasına gerek yok. Her yer tehlike. Her yer ölüm kokuyor. Her yer karanlık. Tek bir ışık var, o da yüreklerdeki umut. Akbabalar çöküyor başlarına ve sönüyor ışıklar. Ülkemizde de, beyaz adam sadece

Uçak

Resim
Çok duygulandım, tüylerim diken diken oldu. Gerçekten de dediğiniz gibi, Türkiye’de uçmadığınız tek bir yer kalsa, Dünya’da en çok noktaya uçmuşsunuz ne fayda. Bu son cümle neredeyse ağlatıyor insanı. Hele o uçağı tutmaya çalışan çocuk, ne güzel umut ediyor o uçağa erişmeyi. Çocuklara hayallerini veriyor oluşunuz ise bizleri ümitlendiriyor geleceğin Türkiyesi için! Güzel icraatlarınız var. Bazen biz de sizin döneminiz de işlerini büyüten patronlar gibi lafa değil, icraata bakıyoruz. Uçağı eliyle tutmayı hayal eden çocuğun, uygun fiyatlarla uçabilecek olması muhteşem birşey! Hele o yaptığınız duble yollar, içimizi ısıtıyor, karnımızı doyuruyor ! Ama nedense memleket sevdası uğruna yapmış gibi gösterdiğiniz o icraatlar inandırıcı değil. “Mış” gibi yapmayın lütfen. Çocuk uçağı tutacakmış gibi yapabilir. Ama siz çocuklara hayallerini veriyormuş gibi yapmayın. Çünkü siz icraatlarınızla bütün saflığınızı kaybettiniz. Hayallerini çaldığınız o kadar çok çocuk var ki, şimdi yaptığını

Namussuz Namuslu

Resim
Anam, babam, amcam, dayım, halam, teyzem, dedem, ninem. Siz her zaman olduğu gibi en geç yattığınız gecelerden birini yaşadınız. Uyuduğunuz saatlerde saat gece yarısını gösteriyordu. Tabi bu arada yine zafer ilanı, kutlamalar yapıldı. Taraf olanlar sevindi yine kazanan bu büyük lidere. Karşıt olanlar ise yakındı yine “bu millete her şey müstahak” sözleriyle. Yıllardır olduğu gibi saat gece yarısını geçerken kimi sevinçli kimi hüzünlü koydu başını yastığa. Asıl tiyatro o zaman başladı işte. Aslında kazanamamıştı ya, aslını değiştirmek için uyumadılar, yıllardır olduğu gibi. Yıllardır diyip durursunuz “çevremizdeki kimsede oy vermiyor nasıl bu kadar oy alıyor bu adamlar” diye. Biz öğrendik. Siz uyurken bir bakalım dedik “bu kadar oyu nasıl alıyor bu adamlar” diye . Siz kızdınız, üzüldünüz ama yatmadan önce hiç düşünmediniz “benim oyum sayılmış mı acaba ?” diye  Düşünmediniz. Düşünemediniz. Yahu yanlış anlamayın size bir şey demiyorum, sizin tek düşünceniz sabah gideceğiniz işinizdi

Yerel Seçim

Resim
Sevgili Hemşehrilerim, Ben şimdi buraya niçin çıktım? nasıl çıktım? bunu izaha gerek yok. gördünüz, yürüdüm çıktım! ama, çıkmamış da olabilirim. çıkmışsam çıkmışımdır, çıkmamışsam çıkmamışımdır. görünen köy... uzakta değildir. buraya çıktık da sonradan çıkmadık mı dedik? bunlar bir takım uydurma laflardır... sahi ya ben buraya neden çıktım ? kim çıkardı lan beni buraya ? Neyse çıktık bir kere bari çalalım. Arkadaşlar şu sazı çalalım artık daha neyi bekliyorsunuz. Neyse kaldırın şu sazı, günahtır. En iyisi ben size projelerimden bahsedeyim biraz. Ben anlatayım siz dinleyin. Konuşmam bittikten sonra sorularınızı sorarsınız. Ama öyle herkes soru soramayacak tabi, aranızdan seçtiğim üç arkadaş bana soruları yöneltecek. Soruları biliyorsunuz zaten. Nerede kalmıştık, oğlum Bilal nerede bu köylüler ? Sağdan soldan biraz adam topla, al bakalım şu parayı da bizim bakkal Ali’ye bozdur gelenlerin cebine sıkıştırırsın. Üstü kalsın ha sakın Ali abinden para üstü alma. Ne, anlamadın mı ? Oğ

Bahar

Resim
Ben geldim diyor bahar karla kaplı gönüllerimize ve eritiyor hayatlarımızın soğuk buzlarını. Bir yaprak düşüyor ağaçtan, vadesi dolmuş deyip ağlıyor yanındaki. Sararıyor. Ayrılmak istiyor dalından.Rüzgarın doğru yerden esmesini bekliyor.Doğru yerden essin ki ben de düşeyim toprağa. Ama öyle bir düşeyim ki, sarılayım yanımdan ayrılan yaprağıma diyor. Hava soğuk, hava sisli, ağaç solgun. Günler geçiyor, gelmiyor rüzgar. Bir ses geliyor bulutların ardından, sabret diyor. Sabredecek hali yok ya, çaresiz bekliyor. Umutsuz yaprak bir gün gözlerini açamıyor. Korkuyor, korkuyor ama ısınıyor. Sonra farkediyor gözünü açtırmayan güneşi, yanında açan çiçeği. Umutsuzluklar içinde doğuyor güneş hayatlarımıza. Bazen hiç gelmeyecek sanıyoruz, hiç güneşle uyanamayacağız sanıyoruz. İs kaplamış dünyamıza inat, bıkmadan usanmadan geliyor bahar. Keşke bu kadar güçlü olabilsek dedirten doğaya imreniyor insan. Her gün ağlıyor, üzülüyoruz ve her gün ölüyoruz ama doğa her yıl getirdiği baharla

Bilim ve İsyan

Resim
Ne de güzel konuşmuş Obama. Bizim devlet yetkililerimiz de bazen bu konular hakkında konuşuyor ama en iyisi onları hiç dinlememek.Ha olur ya bir yerde denk gelir de dinlerseniz bile aldırış etmeyin. Her ne kadar bir mühendis olarak hakettiğim şartları elde edememiş olsam da bunun için elimden geleni yapıyorum. Aslında benim önceliğim bu olmamalı. Hakettiğim şartları düşünmemeliyim. Şartlarım zaten iyi olmalı ki benim öyle bir derdim olmamalı. Hatta kod yazarken şartlarımı bile unutmalıyım ama nerde. Bir yandan memleket meseleleri, bir yandan ailemin ve arkadaşlarımın meseleleri, bir yandan benim meselelerim derken, bir bakıyorsun zorla kod yazmaya çalışıyorsun. Bir bakıyorsun para kazanmak için kod yazıyorsun. Ne acı değil mi ? Nerede mühendislik ? Nerede bilim ? İnsanlar bas bas bağırıyor mobil teknolojinin günümüzün ve geleceğin en önemli teknolojisi olduğu konusunda. Ben de bir “junior mobile application developer” olarak kendimin ve memleketimin geleceği için uygul

Sade Vatandaş

Resim
Herhangi bir siyasi görüşe çok yakın değilim. Eylemlere katılmadım. Kürt değilim. Alevi değilim. Zaza değilim. Arap değilim. Suriye’den gelmedim. Milliyetçi değilim. Üniversite okumuş, mühendis olmuş, sabah kahvaltısını yapıp işine giden. Akşam yemek yiyip çay içen. Hayalleri bir ev, bir araba almaktan öteye gidemeyen. Bağlama çalan. Akademik kariyer için devlete iki ayda bir sınav parası yatıran. Askerliği nisan 2015’e kadar tecilli. Sade vatandaşım. Öldüğümde rahatça üzülebilirsiniz !!!